10 Kasım 2010 Çarşamba

Durun! Onlar Beşiktaşlı Değil... di...

Sene 2005. İzmir’de “Holiganlar” ile ilgili bir belgesel yapıyoruz. Göztepeli bir taraftar Aydınspor deplasmanından dönerken yaptıkları bir eylemi anlatıyor. Aydınspor taraftarlarıyla kavga edip sinirlenen Göztepeliler dönüş yolunda bir tarlada gördükleri, siyah beyaz bir ineği bıçaklıyorlar, inek Aydınspor renklerini taşıdığı için (pigmentsel bir mevzu yani).

Hikaye doğru ama biz o gün bu hikayeyi belgesele koymamıştık. Bunun en büyük nedeni bu şiddet gösterisini yapanların kim olduğunu bilmememizden, anlatanın orada olduğuna inanmamızdan dolayıdır.

Tıpkı 16 Mayıs 1981’de oynanan ve 81.000 kişinin izlediği Karşıyaka Göztepe maçı ile ilgili konuştuğunuzda 1975 tarihinden önce doğan her İzmirlinin o maçta olduğunu iddia etmesi gibi.

Tıpkı ilerleyen günlerde 08 Kasım 2010 akşamı İstiklal Caddesi’nde Model Grubu üyelerine şiddet gösteren grubun içinde olduklarını söyleyecek binlerce Kasımpaşaspor taraftarı gibi.

Kimlik edinme isteği sistemin getirdiği olumsuzluklardan dolayı kendini koyacak yer bulamayan bir insanın yapabileceği en doğal harekettir. Kimi zaman siyasi oluşumlar, kimi zaman sosyal platformlar, kimi zaman STK’lar bu isteğe çabuk cevap verir. Takım taraftarlığı da tıpkı bir siyasi düşünce tarafı olmak gibidir. Daha zahmetsiz olduğu düşünülür. Oysa hem maddi hem de manevi zahmetlidir, bunun ötesinde tıpkı diğer kimliklerde olduğu gibi içerisinde şiddet barındırabilir

08 Kasım akşamı oynanan Beşiktaş-Kasımpaşa maçından sonra İstiklal Caddesi’nde, stüdyodan evlerine dönen Model Grubu’nun üyeleri bir grup Kasımpaşalı taraftarın şiddetine maruz kaldılar. Bir düşünceye göre üzerlerinde olan siyah beyaz giysilerden dolayıydı saldırı. Gruptan Aşkın Çolak ve Can Temiz, NTV’de katıldıkları Ana Haber’de farklı sebepleri olabileceğini de dile getirdiler (yanlış anlaşılma gibi).

Her ne olursa ortada bir şiddet vardır, ama… işte bu “AMA” o kadar çok şey anlatır ki. Bundan sonra olacaklar sağduyulu birinin görmek istemeyeceği şeylerdir. Bundan sonra ortalama futbol taraftarının her ortamda şiddeti kullanabileceği yanılgısı ortaya çıkar. Durum bundan ibaret değildir aslında.

Dünyada televizyon başına en çok izleyici toplayabilen (herhangi bir TV olayı arasında), en çok takipçisi olan, en çok paranın döndüğü spor dalı olan futboldan bahsediyoruz. Her kesimden insandan bahsediyoruz. Ben elbette yazının bundan sonrasında “Herkesi bir tutmayınız” ajitasyonuna girmeyeceğim aksine bizim şiddetle yıkanmış olduğumuz gerçeğinden bahsedeceğim.

Bizler yaklaşık 10 yıl arayla 3 askeri darbe, iki tane de darbemsi hareket gördük, bizler 30 yılı aşkın süredir karşılıklı on binlerce kişinin öldüğü Kürt sorunuyla iç içe yaşıyoruz, bizler, kimimizin “Hadise” kimimizin “Katliam” dediğimiz onlarca olayı tarihimizde barındırıyoruz, Ermenilere, Rumlara, homoseksüellere, travestilere ve daha nice kimliğe şiddetin dik alasını uyguladık… Biz şu çılgın Türkler trafikte, aile içinde, iş yerinde, okulda, yatakta, mesire yerlerinde şiddeti hiç gocunmadan kullanan bir milletiz. Hele bir de bir kimlik altına girmeyelim… Hele hele bir de bir grubun bir topluluğun sayılan sevilen üyesi olmaya çalışmayalım… Biz şiddeti her daim kullanırız, çünkü içimize işlendi bu kahrolmasıca şiddet.

Peki şimdi çıkıp bir grup Kasımpaşaspor taraftarının gösterdiği şiddet üzerinden birilerini suçlamaya mı çalışacağız?

Önce içinizdeki şiddeti yok edin… Ben de…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder