15 Ağustos 2011 Pazartesi

Uzun İnce Bir Yoldaydım

Ocak ayından beri sayfaya uğramamışım... her taraf toz, kir içinde. iyi bir elden geçirmek gerekiyor buraları. Perdelerin yıkanması lazım, koltuk kılıflarının da... Çeşitli pencereler açıp iyice havalandırayım daha sonra halıları da kaldıracağım. Ferah olsun biraz buralar... Ferahlığı seviyoruz insanlar olarak. İstanbul'da yaşayanların ferah bir mekanda sudan çıkmış balığa dönecekleri kesin ama en azından bazı yerlerde ferah hissedelim kendimizi.

Sosyal medyaya fena takmışız. O kadar zaman harcamamıza rağmen bir Ahmet Hakan ya da bir Hilal Cebeci kıvamında popüler olamadık. Biraz önce bir şey yazmaya çalıştığımda Twitter kuşu gelip kulağıma "140 karakteri geçmişsin, daha zeki olman lazım." dedi. Bu saatten sonra daha zeki olamayacağıma göre ben de kalbimden temiz burayı kullanmaya karar verdim...

Yazmaya çalıştığım ve bir türlü kısaltamadığım şey ise:

Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardır: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle renkli küçük kağıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar renkli küçük kağıt parçaları değildi...
Sen çok yaşasaydın e mi Douglas...


Siz eski kayıtlara göz gezdirene kadar ben yeni bir şeyler yazarım belki... Belki de yazmam, yazamam...
   

1 yorum: