23 Aralık 2009 Çarşamba

Kıskanmak

Kitabı Yamaç'tan aldım. Zeki Demirkubuz'un filmini yaptığını öğrendiğimde "Dur bakalım" demiştim. "Dur bakalım, hele önce kitabı bir okuyalım sonra filmine gideriz."

Ey ulu Romalılar...

Filmi yapılan kitaplar için önce film mi yoksa önce kitap mı sıralaması yoktur. Olmalı mı? Hayır?
Ben de Yamaç'tan kitabı aldım, okumaya başladım, daha kitabın yarısına gelmemişken filme gittik Sena'yla...

Kişi Zeki Demirkubuz olunca beklentilerim artıyor benim. "Entellektüel gelişimini tamamlayamamış" diye nice kereler eleştirilen Zeki Demirkubuz kanımca hayatın bizim olan kısmına dair güzel şeyler yapıyor beyaz perdeye (sinemaya beyaz perde dememiş herhangi bir sinema yazarı varsa beni kurşuna dizin Ey Romalılar!).

Şimdi kitap bitti. Kıskanmak Nahid Sırrı Örik'in bir tevazusu bence... Bu kadar insanı yıpratır şekilde gelişen olaylar bu kadar ustalıkla ve tek elden anlatılmış, yıpratmıyor... Şaheser kategorisine hiç çekinmeden sokuyorum. Nahid Sırrı'nın kitapları oğlak yayınlarından yayınlanıyor bu arada ve D&R gibi kitapçılarda özellikle Etiler semtindekinde yok mesela. Bu da bir ek bilgi olsun. Etiler'de yap boz romanlar falan var...

Bir kitabı okurken yarısında filmine gitmek, hadiseleri öğrenmek ve sonra kitaba geri dönmek ise ne kadar caydırıcı bir fikir değil mi?

Bununla ilgili ufak bir anımı paylaşayım hemen... Gökçe diye bir kıza özel ders veriyorum vakt-i zamanında Antalya ilimizde (Bu zat ile yaptığım dersleri buradan paylaşacağım, sabırla bekleyiniz efendim). Ders esnasında sıkılmasın diye kızcağız arada konuşuyoruz falan, dedim ki buna "Hafta sonu ne yapacaksın?" "Sinemaya gideceğiz arkadaşlarla" dedi. "Çok güzel hangi filme gideceksiniz?" dedim "Titanik" cevabını verdi. Ağzımı yalandan büküp "Amaaan neden gidiyorsunuz ki, sonunda gemi batıyor nasıl olsa?" dedim, "Ya neden söylüyorsun sonunu!" diye bana çemkirmişti.

Sonuç olarak Nahid Sırrı Örik'in olan Kıskanmak, hem Nahid Sırrı'nın kaleminden hem de Demirkubuz'un gözünden güzel...

Amiyane not: Nergis Öztürk ne oynamış be arkadaşım... Yolda görsem ayakta alkışlar kendisine sürekli yanımda dolaştırdığım ufak heykelciklerden veririm "and the oscar goes tooooooo" nidalarıyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder