sevmek, düşünmek ve anlamakta devam ediyor kafam,
dövüşemeyişimin affetmeyen öfkesi devâm ediyor.
ve sabahtan beri karaciğer sancımakta berdevam.
Ben demedim. Nazım demiş...

Çocukluğumun bir kısmı Denizli’de geçmişti. Bilmeyenler için küçük bir Denizli turu yapalım: Denizli’nin tozu, kızı ve horozu meşhurdur… yeterli sanırım. Gerçekten özellikle o dönem Denizli’de yapılacak çok şey yok, özellikle benim için yok. Tüm Denizlilileri tenzih ederim, hepsini ayrı tutarım ama şehir gelişmemiş işte… Atarici bile yok, o işi Antalya’da yapıyoruz. Futbol oynayacak adam yok okulda falan. Eski Fenerbahçeli, o zamanlar Denizlispor’da oynayan Bahtiyar Abi vardı, komşumuz ve aile dostumuzdu, oğluna ve bana futbol öğretmeye çalışıyordu ama öğretimi de futbol oynaması gibiydi. Kızınca bize kafa atacak diye korkardım. Dolayısıyla profesyonel futbol yaşantım da başlamadan bitti diyebilirim.
Çamlık diye bir mesire alanı vardır Denizli’de, mangal yapmaya gidilir. Dolmuşa atlayanın gelebildiği bir yer, hava güzelse ve pazarsa dumandan göz gözü görmez. Bizler oraya karlı günlerde giderdik. Sucuk yapardı babam, biz de annemle kardan adam yapardık. Hiç öyle kardan adam eridi üzüldüm travmaları yaşamadım bu da ek bir bilgi olarak amme ile paylaşılsın.
Havanın güzel olduğu zamanlar ise en büyük eğlencemiz Pamukkale’ye gitmekti.
Pamukkale Denizli’nin
Dedik ya; o zamanlar pek rağbet görmemiş, yeni yeni kuruluyor turizm cenneti… O yeni kurulan otellerin, motellerin kredi isteklerini de benim babam onaylıyor bankada. Otellerden bir tanesi de (yanlış hatırlamıyorsam Kale Otel’di) babama jest olsun diye üyelik vermiş. Biz de gidip oranın havuzundan faydalanıyoruz.
İşte biz o otele giderken Pamukkale’nin girişinde başlayan beyaz bir şeylerin önünden geçiyoruz. Arabanın arkasında oturan bendeniz sürekli konuştuğum için etrafıma bakma ihtiyacı bile duymazdım çoğu zaman. Baktığım zaman ise sorardım elbette. İşte malum soru yine bir Pamukkale seyahatimiz sırasında soruldu tarafımdan babama…
“Baba, bu beyaz şeyler ne?”
“Kar oğlum”
“Aaa! Dursana oynayalım baba!”
“Oğlum yüzmeye gidiyoruz şimdi sırası mı?
“Ya baba, iki dakika hadi.”
“Oğlum yanımızda eldivenimiz falan yok, üşütürsün hasta olursun, sonra yüzmezsin.”
“O da doğru babacığım. Ama baba, bir dahaki gelişimizde eldivenleri de getirirsek oynarız değil mi?”
“Oynarız oğlum.”
Bu arada babamın yanında oturan annem kıs kıs gülmekte. Buradan sesleniyorum ikisine de…
Sizin gibi ebeveyn olmaz olsun. Masum bir çocuğun bilgi açlığıyla oynamanın ne alemi var? Genç bir dimağı, taze bir zihni yanlış bilgilerle bulandırmaya ne hakkınız var? Sizi mahkemeye versem donunuza kadar alırım aslında ama ailedensiniz…
Neyse efendim, diğer Pamukkale seferlerimizde ben ya eldivenleri unuttum ya da babam “Oğlum şimdi yüzmeye gidiyoruz boş ver kardan adamı, Çamlık’ta yapıyoruz işte kardan adam” diyordu ve beni kandırıyordu.
Peki benim travertenleri kar zannetmem neyime mal oldu biliyor musunuz?
Gazi Mustafa Kemal İlkokulu/Denizli
4. sınıf
Ders: Coğrafya
Konu: Turizm Bölgelerimiz
“Çocuklar bildiğiniz gibi şehrimizin de önemli bir tatil beldesi var. Pamukkale de kısa zamanda dünyanın en önemli tatil merkezlerinden biri olacak ve yurdumuza döviz kazandıracak.”
Bu lafı duyar duymaz şiddetle parmak kaldırıyorum.
“Efendim Borga?” diyor sayın hocam Hacer Şevken…
“Öğretmenim, Pamukkale’de sıcak havalarda bile kar oluyor, dolayısıyla turistler hem karın hem de yüzmenin keyfini çıkarabiliyorlar. Bu durum Pamukkale için çok güzel değil mi?”
Sınıfta bir uğultu başlıyor o an.
“Oğlum ‘kar’ dedi lan travertenlere, salak lan bizim bu Borga” diyor Uğur salağı oradan, Barış şişkosu da destekliyor “Evet lan. Kar zannetmiş lan onları…”
Sonuç: Utanç
Acilen Antalya’ya taşındık. 5. sınıfı Antalya’da okudum ben.
arkadaşları ali derler ali oturur bizim kahvede
yakmış abayı bir dilbere nefaset bişey fidan boylu
bizim ali pişpirik oynar mfö dinler maç seyreder
dedim ki abayı yakmış kıza bundan haberi yok kızın ama
aliiii ali desidero
kız cok güzel latif şirin hem kitap kurdu hem bir ahu
Venüs mü desem Afrodit mi eli yüzü düzgün bir içim su
elbette ki feminist bir kız metafiziğe de inanmakta
bir kusuru var yalnız kızın biraz entel takılmakta
optimist hem de pesimist biraz idealizmi de savunmakta
ali desidero aliii ali desidero
teoride desen zehir gibi pratik dersen sallamakta
bazen ben hümanistim diyor bazen rasyonalist oluyor
değişik bir psikoloji bir felsefe idiotloji---idiot idiot idiotloji
bizim ali kahveden aynen kız oradan gelip gecirken
gözüne kestirip kafasına takıyor
bu benim diyor dokunanı yakarım
ne yapmalı ne etmeli bir oyunbazlık bir şeytanlık
kıza dalavere mi çevirmeli
bu beraberlik nasıl olacak
ikisi de ayrı telden çalıyor
centilmence mi yaklaşmalı
familyasıyla mı tanışmalı
bir bilene mi danışmalı
bu kız sanki bir buzdolabı
aliii ali desidero
ali kahvede oturup duruyor kızın geçmesini bekliyor
hatun kişi görününce köşeden mfö başlıyor aynen kasetten
alii ali desidero
matmazel mfö yü duyar duymaz bir an kendinden geçiyor
ha bayıldı bayılacak derken ali kızın elinden tutuyor
ali kız bir klark çekiyor kahvedekiler "ınının" diyor
ınının ınının ınının ınınının ınının ınınııınııın
aliii ali desidero
kız pardon diyor başım döndü mfö yakar gönlümü
rica ederim gelebilir her genç kızın başına yardım edeyim size istersiniz
evinize götüreyim icabında
"ay nasıl olur" "ben sizi hiç tanımıyorum ama
hem konu komşu ne der sonra merci giderim tek başıma hahah"
"olur mu ne önemi var" diyor oğlan
"yürüyelim işte ne çıkar bundan
hem sizinle de tanışmışız oluruz
hem konuşuruz şurdan burdan"
"ne kibar çocuk" diyor kız içinden "hem samimi hem vefalı yani
bir imtihan çekeyim şuna diyor serseri mi yoksa bir dahi mi"
"diyor felsefeyi sever misiniz" ali diyor "biz hep dönerciyiz"
"luther" diyor kız ,"machiavelli"
"şampiyon biziz "diyor ali "attığımız gollerden belli".
aliii ali desidero
kız anlıyor ki dünyalar ayrı Ali'ye kibarca bir "bye bye"
ali diyor "hay hayyy"
gözü parlıyor aniden kızın,"şeytan tüyü var bu hınzırın"
ali anlıyor ki doğru yolda "hazırım" diyor buluşmaya
kız diyor ki "bu işler narin bugün olmaz ali belki yarıııınn"...
ali desidero aliiii ali desidero.