26 Temmuz 2010 Pazartesi


Pazartesi, hafta sonunu gömdük diye içiyoruz
Salı, "Of bu hafta bitmez" muhabbeti peydah oluyor
Çarşamba, haftanın ortası bir adım yaklaştık hafta sonuna
Perşembe, "Yaşasın bir gün kaldı" nidaları
Cuma, Haftanın son iş günü
Cumartesi, zaten "Saturday Night Fever"
Pazar, "Bu keyifli pazarda bir bira içip keyfimizi bulmayalım mı?" diyoruz
Pazartesi, hafta sonunu gömdük diye içiyoruz...

Bize bu fırsatı veren kapitalizme can-ı yürekten teşekkürlerimi göndererek bir kadeh kaldırmak istiyorum huzurlarınızda...

20 Temmuz 2010 Salı

The Beatles

Allah mısın Beatles... evet...
ama allah yok... Pink Floyd var...

4 Temmuz 2010 Pazar

Ve Tanrı Volkan Demirel'i Yarattı


Tanrı Volkan Demirel'i yanına çağırır:

-Evlat sana kalecilik yeteneği bahşetmek istiyorum
-Allah senden razı olsun?
-Pek uymadı bu!
-Eee! Evet... Teşekkürler...
-Bir kuru teşekkürle kaçamazsın.
-Ne yapabilirim...
-Gülü seven dikenine katlansın.
-Tamam ne olacak
-Diğerlerinden farklı bir yanın olsun.
-Olsun ne olabilir ki?
-Çene vereyim diyorum sana.
-Nasıl yani? Çok mu konuşacağım?
-Hep mecaz düşünüyorsunuz? İlahi size...


Bodrum'un En Güzel Garsonu


Hikaye aslında Bodrum'da geçmemiş ama yazlık mekan ve sivrisinek kümelerinin kesişiminden yararlanarak ben hikayeyi Bodrum'a taşıyorum, şu anda burada bulunmamın da etkisi var elbette.

Yazlık yerde deniz yoksa oraya yazlık yer denmez, sivrisinek yoksa zaten Sibirya'dasınız demektir. Sinek saldırılarına en kesin çözüm insanlık tarafından vücuda sıkılan sineksavarlar olarak geliştirilmiştir.



Yağız delikanlı garsonumuz turist bayanlara hunharca sormaktadır her gece:
"Going my home?"
"No!"
"Why no?"

"Ulan belki bir iş çıkar da kapağı Belçika'ya atarız, sonra orada parayı vurup buraya gelip bar açarız, parayı satırla doğrarız" düşünceli gerçekleştirilen bu eylem elbette libido da kokmaktadır ama sandığımız kadar değil. Garson gencimiz her gece bir başka turist ablaya Türk'ün gücünü göstermek için uğraş göstermektedir.
O gece işi yaver gider garson arkadaşımızın, Belçikalı sarışın, olgun "Going my home?" sorusuna "Why not!" şeklinde cevap verir. Garson önce "Hop replik çalma şerefsiz" dediyse de kendisini ablamızın otel odasında bulur.

Ertesi sabah abla delikanlıyı dürter, "Uyan da balığa çıkayım!" gibilerinden... Garsonun kırkı çıkmak üzeredir oysa ki? Önce otel görevlileri, ardından kolluk kuvvetleri...

"Abla sen ne yaptın bizim delikanlıya ya? Sömürmüşsün yiğidi" derler önce fakat işin aslı otopsiden sonra anlaşılır... O zaman yetkililer abladan rahmetliye çevirirler sualleri.

"Hafız ne öpmüşsün be ablayı? Topuktan alna kadar..."

Not olarak tüm garsonları tenzih edelim mi? Evet edelim...
Dip not olarak sevişmeden evvel duş alalım mı? Evet alalım, aldıralım... Bu dünya kimseye kalmaz...

Bodrum'un En Güzel Koyu

Bodrum'a tatile geldiğimi hunharca bağırmak için bu kısa yazıyı karalayacağım...
2 gündür Bodrum'dayım ve 63 adet toplu taşıma kulak misafirliği ve bir adet yan şezlong muhabbeti sonrasında Bodrum'un en güzel koyunun hepsi olduğuna karar verdim...

İnönü Stadını bilenler için; Bodrum onlarca küçük koydan oluşuyor. minik minik sıra sıra dizilmiş koylar, bunlara konuşlanmış plajlar, plajların ardı sıra gelen bakkal, market, diskotek ve balıkçılar var...

Kime sorarsanız sorun Bodrum'un en güzel koyu kendi yaşadığı yer oluyor. Örneğin Yalıkavak'ta evi olan birini duyuyorum:
"Bodrum'un en güzel yeri Yalıkavak üstadım. Bak Türkbükü rüzgar alıyor, bak Gümüşlük denizi yosunlu, bak Turgutreis çok kalabalık."

ya da Akyarlar civarında bir otel tercih etmiş birine kulak kesilelim:
"15 senedir tatil yaparım, hep Akyarlar'daki oteli tercih ederim, Akyarlar gerçekten mükemmel bir yer. Gündoğan'da sıcaktan duramazsın, Gölköy'ün denizinde kolibandı var..."

Ulan eşşek sucuğu ne akla hizmet 15 senedir aynı otelde ikamet ediyorsun, muhtar mı olacaksın?
Neyse efenim. Herkes kendi yaşadığı yeri en güzel yer zanneder ama burada komşu komşu koyları bombardımana tabi tutuyorlar...
Ulan içine etmişsiniz Bodrum'un. Sigara yakmak için kafamı yana çevirip tekrar döndüğümde karşımda bir bina dikiliyor. Evet o kadar hızlı bir yapılanma var. Koy falan yok burada. Varsa yoksa bina...