4 Temmuz 2010 Pazar

Bodrum'un En Güzel Garsonu


Hikaye aslında Bodrum'da geçmemiş ama yazlık mekan ve sivrisinek kümelerinin kesişiminden yararlanarak ben hikayeyi Bodrum'a taşıyorum, şu anda burada bulunmamın da etkisi var elbette.

Yazlık yerde deniz yoksa oraya yazlık yer denmez, sivrisinek yoksa zaten Sibirya'dasınız demektir. Sinek saldırılarına en kesin çözüm insanlık tarafından vücuda sıkılan sineksavarlar olarak geliştirilmiştir.



Yağız delikanlı garsonumuz turist bayanlara hunharca sormaktadır her gece:
"Going my home?"
"No!"
"Why no?"

"Ulan belki bir iş çıkar da kapağı Belçika'ya atarız, sonra orada parayı vurup buraya gelip bar açarız, parayı satırla doğrarız" düşünceli gerçekleştirilen bu eylem elbette libido da kokmaktadır ama sandığımız kadar değil. Garson gencimiz her gece bir başka turist ablaya Türk'ün gücünü göstermek için uğraş göstermektedir.
O gece işi yaver gider garson arkadaşımızın, Belçikalı sarışın, olgun "Going my home?" sorusuna "Why not!" şeklinde cevap verir. Garson önce "Hop replik çalma şerefsiz" dediyse de kendisini ablamızın otel odasında bulur.

Ertesi sabah abla delikanlıyı dürter, "Uyan da balığa çıkayım!" gibilerinden... Garsonun kırkı çıkmak üzeredir oysa ki? Önce otel görevlileri, ardından kolluk kuvvetleri...

"Abla sen ne yaptın bizim delikanlıya ya? Sömürmüşsün yiğidi" derler önce fakat işin aslı otopsiden sonra anlaşılır... O zaman yetkililer abladan rahmetliye çevirirler sualleri.

"Hafız ne öpmüşsün be ablayı? Topuktan alna kadar..."

Not olarak tüm garsonları tenzih edelim mi? Evet edelim...
Dip not olarak sevişmeden evvel duş alalım mı? Evet alalım, aldıralım... Bu dünya kimseye kalmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder