Günün anlam ve önemine dair bir hikaye paylaşmak istedim sevgili arkadaşlar...
Bükreş'in en önemli binalarından biri şüphesiz "Halk Sarayı" da denilen Parlamento Binası. Romence adı Casa Poporului. Neredeyse tamamı Romanya'da üretilen materyellerden inşa edilmiş bu bina şu anda dünyanın en büyük binası olarak gösteriliyor. Aslında ben ölçmedim ama bu konuda şöyle diyorlar: Pentagon dünyanın en büyük binasıydı ama 11 Eylül saldırılarından sonra yıkılan bir kısmı tekrar inşa edilmediği için bu unvanı Halk sarayı aldı. öyle ya da böyle dünyanın en büyük iki yapısından biri olan bu binanın inşası için 1 milyon metre küp (sayıyla 1.000.000 m³) mermer kullanılmış. kristallerin, halıların, duvar bezemelerinin büyüklükleri ve estetikleri karşısında büyüleniyorsunuz.
Fakat bu kocaman yapının ihtişamı karşısında tam büyülenirken halkın saraya bakışıyla bir korkuya dönüşüyor. Hali hazırda "Bu kadar ihtişamlı bir insan yapısına ne gerek vardı?" diye düşünürken sarayın inşası sırasında ölen binlerce kişinin acı hatırası koca mermer yapıyı daha soğuk hale getiriyor sizler için.
Bugün bir kısmı Parlamento Binası, bir kısmı Sergi Sarayı, bir kısmı da Yabancı Suçlarla Mücadele Bürosu olarak kullanılan yapının yarısı hala boş. Bu muazzam büyüklükteki yapı bugün hala yaptıkları hakkında tartışmalar yaratan Nikolay Çavuşesku'nun eseri.
Halkından bihaber bir biçimde "Gençler şuraları yıkalım yeniden yapalım, ne dersiniz?" ya da "Kürtajı yasakladık, sırada buradan Tuna'ya kadar bir kanal açmak kaldı." şeklinde takılan Nikolay Çavuşesku bir gün, "Buradaki boş alana bir saray yapalım ama şöyle ferah olsun, gelenimiz gidenimiz oluyor biliyor musun." der ve olaylar gelişir.
Gücünü, iktidarını ihtişamlı bir binayla kanıtlamak isteyen Çavuşesku'nun en büyük hayali ise bu büyük sarayın balkonundan halka konuşma yapmakmış. Her fırsatta "Bu balkondan halkıma sesleneceğim, Romanya'nın kudretini buradan aktaracağım vatandaşlarıma." diyerek "Balkon Konuşması"nı iple çeken Çavuşesku'nun hayali halkın ayaklanmasıyla son bulur...
Helikopterinin benzini Târgovişte'ye kadar idare eder, orada onu bekleyen devrimci askerler ve halk hemen bir mahkeme düzenler... Hukuka uygunluğu tartışılamayacak kadar insaniyetten yoksun bir mahkeme sonrasında hemen idam mangası oluşturulur ve Çavuşesku ile eşi Elena kurşuna dizilir.
Belki son sözcükleri "Balkon Konuşmam" olmamıştır ama saray tamamlanamadığı ve o balkona çıkamadığı için eminim üzülmüştür Çavuşesku...
Demokrasi Romanya'nın ovalarını ısıtırken hayatın devam ettiğini anlayanlar "Hafız işi buraya kadar getirdik, bu sarayı bitirmezsek sarhoşu uğursuzu gelip inşaatı mekan beller. Bir el atın bitirelim şu laneti." der ve işe koyulur. Çavuşesku'nun idamından çok kısa bir zaman sonra inşaat biter.
Meşhur balkona kimse adım atmaz. Balkon boş saray soğuktur...
Yıllarca taşıdığı Demir Perde'nin ağırlığının yaralarını sarmaya çalışan Romanya'ya 1992 yılında bir misafir gelir. 7 yaşından 77 yaşına kadar herkes heyecanlıdır. Otopeni Havalimanı'ndan itibaren halk sokakları doldurur, sadece Bükreş değil, tüm Romanya konvoyun içindeki adamı görmek istemektedir.
Organizasyon komitesi, misafirin, halka yüksek ve geniş bir yerden el sallamasının çok yerinde olacağını düşünür...
Çavuşesku'nun Romanya'nin kudretini halkına açıklamak gibi büyük hayallerle inşa ettirdiği sarayın balkonu ilk defa kullanılacaktır.
Michael jackson balkona çıkar ve Romanya'yı selamlar...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil